11 Kasım 2008 Salı

ta ha

dün gece, yolu düşünmüyordum. kendimi düşünüyordum. annem, "kendini çok dinliyorsun" der bana. kendimi düşünüyordum ve ağlamaya başladım. ağlamak ki içinden çıkılamaz oldu. ağladıkça derine kaçtım, kuyulara düştüm. ağladıkça açılmadım, kapandım.

sonra sanıyorum doğru numarayı çevirdim ki tevfik, sen açtın telefonu. şunları hatırlattın bana:

tâhâ, 25-28: Musa, dedi ki: " Rabbim! Gönlüme ferahlık ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar."

yüzümü, ellerimi, ayaklarımı ıslatmıştım, yıkanmıştım. ardından bunları okumak ne güzel geldi bana. tam o noktada yola girdim. yola soktun beni.

tevfikciğim, bana ne iyi yol arkadaşı olduğunu bir kez daha anladım. ne güzel bir yolda olduğumuzu daha iyi anladım.

çok şükür.