17 Ocak 2009 Cumartesi

çarık ve çırak

yol benim için her daim belirlenmiş net bir iz değil. aksine, aralıklarla varlığını -neredeyse- tam anlamıyla duyumsadığım (ya da öyle sandığım) sonra da yaşantıma kaldığım yerden devam ettiğim bir rüya gibi. pek tabii ki rüyaların gerçek, gerçeklerin rüya olduğunu unutmamak kaydıyla.

ve fakat geçen zaman içinde bazı insanların yolu daha keskin ve belirgin şekilde deneyimlediklerini farkettim. başkalarının 'nasıl' daha farklı bir tecrübe yaşadıklarını anlatabilecek malumata ise sahip değilim.

...

seyir defterimiz yoldaya yazmadan önce pek çok bölük pörçük düşünceler ve onların izdüşümü (cümleler değil) kelime öbekleri zihnimde uçuşuyorlar. onları bir ahenk içinde cem edip, amaca matuf bir sadelikle sunmaya çabalıyorum. düşünceler akar-uçuşurken oluşacak öbekler hem yolun keyfiyetini -olabildiğince- tarife muktedir olsun, hem de galat-ı meşhur dairesinin içinde olsun arzu ediyorum. o halde kendimle çelişmiyor muyum son bir kaç paragraf boyunca? bilakis hayır: malumatı bilgiyle, keyfiyeti nitelikle ve galat-ı meşhuru genel geçerle değiştirmiş olsam, ancak murad ettiklerimi ifade etmekten uzak bir noktaya düşmüş olurum.

işte sevgili okuyucu (ya da en birinci ve yegane okuyucu kıymetli mediha); bu yüzden nerden buldun bu antika lafları diye sitem etmeden evvel hala nefes alan bu bir kaç kelimeye aşina olmak üzere gayret etmeni rica ediyorum. hem belki yol için ısınma hareketleri bile olabilir bunlar, kim bilir? bu sırada öte yanda payıma düşen ısınma hareketlerine devamla sadeliğin temini için çabalamaya devam edeceğim elbet.

...

biz insanlar için herhangi bir işi 'iyi' bir şekilde yapabilmenin tek yolu mevzu bahis dalda yeterince pişmiş olmaktır. kunduracı ustasına çırak durmak ya da bir spor kulübüne yazılmak olabilir pişmek. tam bu noktada aşçının maharetinden, tencerenin mahiyetine dek pek çok unsur kişinin pişkinliğine katkıda bulunur. tıpkı toprak tencere içinde köz üstünde pişen kuru fasülyenin rayihasının bambaşka oluşu gibi.

hatta bir de tencerenin kendisi çamurdan şekle girince fırında pişer de, ancak ehlinin bileceği bir noktada 'püf' diye üstüne tükürülür ki çamur 'sahiden' tencere olabilir böylelikle.

...

evet, başkalarının yolu hangi belirginlikte tecrübe ettiklerini bilmiyorum. bilemem de. zaten bilebiliyor olsam, başkaları diye nitelemek de gerekmezdi.

yine de yoğun bir lezzet içindeki sükunet ve ışıklarını dışardan seyretmek mümkün. biraz dikkatli bakmak kafi. iyi ama nasıl olunabilir böyle 'güzel'?

tüm olan bitenin uzantısında anlıyorum ki bir ustaya çıraklık etmek, belki miktar olarak minik ve fakat düzenli antremanlarla yolda olma farkındalığını artırmak, güç toplamak, yolda zelil olmamak adına hazırlanmak gerekiyor. dahası tencere olmak için 'püf'lenmek de mümkün.

işte tam bu sırada yoldan alıkoymak isteyen mihraklarla cedelleşmek, belki savaşmak bile gerekebilir ki sahiden zor zenaat. o halde bu mücadelenin hissiyatı da borcum olsun seyir defterine.