7 Mart 2008 Cuma

diziliş

maddelerin dizilişlerindeki anlamları bilmek yine de gerçekte mümkün değil. o sıcak ağustos gününde veya daha öncesinde bir yağmurlu günde orada bulunanlar, kendiliğinden biraraya gelenler, biz giderken peşimizden gelenler (nesneler, insanlar, olaylar, hepsi ya da bazısı), aslında bizim bilinçli olarak istesek biraraya getirebileceğimiz şeyler değil. bunu nasıl bilebildiğimi, seyir defterinde zaten anlatıyor olucam. fakat ondan önce kısacık bir şey yazayım:

siyah süt'ü okuyorum. kitabı çok sevmediğim halde, bir cümle dikkatimi çekti: "tesadüfler ki tesadüfi değildir." alıp not etmişim bir kenara.

kitabın ilerleyen sayfalarında, yani dün akşam geldiğim noktada bir de şu meale gelen şeyler yazıyor: "tesadüfler ki tesadüfi değildir. tesadüften çok, tevafuka inanmak gerekir."

bugün oldu ve tevafuk sözcüğünü inceledim. tevafuk, arapçada "birbirine uyma, uygun gelme" anlamına geliyormuş. tevafukta, etrafımızdaki olayların ve nesnelerin dizilişlerinde rastlantısallıktan ziyade, kadere görev biçmek yatıyor. hani o sıcak ağustos günü'nde kutunun içindeki kediyi dinlerken çikolata kaşıklar, nefis kahve, gölgedeki masa, cici garson ve diğer bilemediğim pek çok şey o şekilde uygun gelmeseydi, benim huzursuz bacağım, beni masadan kaldırmaz mıydı? güneşte oturuyor olsaydık, aklımı, dikkatimi sıcaktan, terlemekten çevirip kediye odaklanabilir miydim? o yağmurlu günde o kadar çok yağmur yağmasa ve biz bir kafede kapalı kalmasak, belki o caddeden geçen bir tanıdığın varlığıyla aklım dağılmaz mıydı? bunlar ve daha pek çok şey.

ama şimdi yeni öğrendiğim bir başka güzel şey de, tevfik isminin tevafuk kökeninden geliyor olduğu. :) bu ismin sana konulmasında bir hikmet olduğu apaçık tevfikciğim :)

1 yorum:

Unknown dedi ki...

"Aslında Kuantum Teorisinde anlatılan, birbiri içine geçmiş dalga fonksiyonları şuur alanları ve şuur alanlarının inceden kabaya doğru uzanan saçaklanmalarıdır. İç içe geçen ve sürekli yenilenen şuur alanlarımızla hem "An" daki hem de gelecekteki oluşumları hazırlayan bizleriz. Öyleyse bizler her zaman "Sonsuz Şimdi" 'de yaşarız."