7 Mart 2008 Cuma

kutunun içindeki kedi

kutunun içindeki kedi'ye nerden geldik biz? herşeyin başlangıcı aslında bu. o yaz gününde, muzlu çikolata fondü yerken, tevfik rüyalarını anlatıyordu. ben rüyalara inanmıyordum, hatta hiçbir rüyamı hatırlamıyordum. tevfik paralel evrenlerden bahsediyordu, ben içimden "hadi ordan" diyordum. sonra o bir çağrışımla bana kutunun içindeki kedi'yi anlattı.

o gün orada kısaca dinledikten sonra, seyir defterine kaydetmek de, şimdi bana düştü. anlatayım:

kutunun içindeki kedi, aslında schrodinger'in kedisi olarak adlandırılan, kuantum fiziğini anlamaya yönelik, teorik bir deney. "schrodinger'in kedisi", tevfik bana anlatmaya başlamadan önce bir felsefe kitabının adıydı benim için. çok emin değildim kimin olduğuna. yokmuş aslında öyle bir şey. sadece, alev alatlı'nın bu isimde bir kitabı varmış, ama tam olarak bu isimde başka bir kitap da bulamadık sonradan baktığımızda. meğerse bunlar, öndüşüncelerimizden gelen bilgilermiş. meğer schrodinger'in kedisi, kuantum fizikçisi erwin schrodinger'in teorik bir deneyinin adıymış.

deney de şöyle bir şey:

" schrödinger'in kedisi öncelikle bir zihinsel deney. yani bu deneyde hiçbir kediye zarar gelmiyor. schrödinger isimli kişi (fizikçi), quantum fiziği ile "normal" boyuttaki dünyanın fiziği arasındaki geçiş sorununu anlatabilmek için zihinsel bir deney tasarlar. bu deneyde bir kedi, dolu bir tabanca, fotona duyarlı bir tetik ve bir foton kaynağı kullanılır. düzenek şöyle kurulur; tetik mekanizmasına bir foton çarptığında tabanca ateş almakta ve karşısında duran kediyi öldürmektedir. buraya kadar herşey gayet açık. ama gelin görün ki, foton seviyesindeki büyüklüklerde geçerli olan quantum fiziğine göre, parçacıklar quantum haline sahiptir. bu da şu demektir; her foton bir olasılık çiftiyle donatılmıştır. yani aynı foton tetiğe hem çarpar, hem çarpmaz. bu durumda, bu quantum çiftinin tetik vasıtasıyla kediye yansıması, kafamızı karıştıran bir sonuç verir. namlunun ucundaki kedi aynı anda hem ölü, hem diri olmak durumundadır. hatta rivayet edilir ki; aslında normal ölçekli dünyamızda olasılık çiftleri halinde gerçeklik katmanlar halinde birbirinin içinde yaşanmaktadır. değişik olasılıklar aynı anda. yani bir gerçekliğe göre de kedi ölüdür."
kaynak: http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?id=1169770

fizikten hiç anlamıyorum. kuantum nedir çok az fikrim var. buna rağmen içimdeki merak şahlandı gidiyor. nasıl olduğunu hatırlamıyorum ama bu haldeyken, karşımıza önce bir film çıktı. ismi "what the bleep do we know?". hala tartışmalı olan kuantum meselesini, başka pek çok şeyle - enerji, telepati, niyet, tanrı, din vs. - bağdaştırarak anlatan, insanı oldukça da meraklandıran bir film. üstünde de pek çok şaibe tartışmaları dönüyor, ama ben şimdilik onları anlatmasam da olur.

bu arada kuantumla ilgili normal bir insanın anlayabileceği dilde yazılmış nadir türkçe kaynaklardan birini http://www.atominsan.com adresinden buldum birazcık.

filmden öğrendiğim kadarıyla, kuantumun çok şaşırtıcı bir deneyi var, adı çift yarık deneyi. elektronlarla yapılan bu deneyde, kabaca söylemem gerekirse, elektronlar bazen ışık gibi, bazen de katı bir madde gibi davranıyorlar. aynı anda ikisinin mümkün olmayacağını düşünen bilim adamları, kaçırdıkları bir şey olduğuna emin oldukları için, deneyi tekrar yapmadan önce bir gözlemci yerleştiriyorlar. ve gözlemci ortaya çıktığında, elektronlar bu kez de hep katı madde gibi davranıyorlar. yani sanki gözlemcinin orada olduğunu bilirlermiş gibi :) bu tabii ki bilinen fizik kurallarının hiçbiriyle, yani determinist bilimle açıklanamadığı için, işi elektronların kendi niyetleri olabileceğine, oradan tanrıya, oradan bilinmeyen güçlere dek vardırıyorlar.

][bizim için merak, yarıda bırakılan bir heves değil de, sonuca ulaşana dek araştırılacak bir şey olarak ilerliyor. bu huya ortak olarak sahip olduğumuz için şanslıyım, ilerlememizi kolaylaştırıyor.][

kuantum teorisinden ve bu filmden bana en çok kalan konu, niyetlerimizin hayatımızdaki etkisi. bunu nasıl anlatacağım üzerinde düşünüyorum hala. belki de seyir defterini doldurmaya devam etmeli şimdilik...

Hiç yorum yok: