26 Temmuz 2010 Pazartesi

dinler tarihi notları - 1

dinler tarihi seminer notlarının ilk bölümü.
[-] bu, hocanın ders sırasındaki anekdotları
]-[ bu da benim ya da tevfik'in aklından geçenler

15.07.2010

KARŞILAŞTIRMALI DİNLER TARİHİ
  1. GENEL GİRİŞ
    • Din Nedir?
    • Metod
      • Fenomenolojik
      • Tarihi
      • Mukayeseli
    • Nasıl bir bilim dalıdır?
    • Dinlerin tasnifi
      • Politeist
      • Henoteist
      • Dualist
      • Monoteist
    • Din nasıl ortaya çıktı?
    • Dinler tarihi üzerine yapılan çalışmalar

  2. YAHUDİLİK
  3. HRİSTİYANLIK
  4. İSLAMİYET



Tavsiye edilen okuma listesi:
http://www.idefix.com/kitap/dinler-tarihi-felsefesi/kategori.asp?tree=01006002

DİN NEDİR?
Dinler tarihini anlamak için bilimsel yaklaşmak gerekir. Dinde olması gerekenler:
  1. Tanrı inancı mutlaka olmalıdır [Jainizm= Hindistan’da Tanrısı olmayan tek dindir] [ Budizm? Buda bir din kurmamış, bir yarı filozoftur]
  2. Dinde öteki dünya inancı mutlaka olmalıdır.
  3. Tanrı ile insanlar arasında bir aracı olmalıdır. Ör: peygamber, mehdi, şaman, mesih vb.
  4. Dinde kutsal olmalıdır. Tüm dinlerde seküler (Tanrısal olmayan) bir alan vardır, bir de kutsal alan vardır. Kutsal, tuğlanın harcıdır. Ör: bayramlar, kutsal coğrafya (kabe) vb. [abdest, seküler alandan kutsal olana geçiştir] [mevlevilikte hattı istiva (görünmeyen çizgi), bir tekkenin meydanını ikiye böler; görünen ve görünmeyen alemi temsil eder. sol taraf kutsal, sağ taraf sekülerdir. bu yüzden semâ soldan başlar, sağa döner]
  5. Dinde ahlak/dünya görüşü olmalıdır. İnsan hayatı oradan algılar / yaşama haritası belirler ]tevfik: yani din, seküler alanı düzenler[

Bunların yanında dinde kutsal mesaj, kurban, ibadet/tapınak gibi şeyler de olmalıdır [ her ibadet algı kapılarını açar (tanrı’yı anlamak üzere)]

NASIL BİR BİLİM DALIDIR?
19. yy sonlarında, Avrupa’da, dönemin politik konjonktürü içinde ortaya çıkmıştır. Dinler tarihi denilen bilim dalı insanları böler. En başta emperyalizme hizmet etmek amacıyla ortaya çıkmıştır, ancak şu anda öyle değildir.

Dinler tarihi tek başına çalışmaz. Sosyoloji [ toplumların dönüşüm yasası], arkeoloji, etimoloji, sanat tarihi vb. bilmek gerekir. İnterdisiplinerdir.

DİNLER TARİHİ ÜZERİNE ÇALIŞMALAR
Herodot, Klasik Yunan, Roma’da çeşitli kitaplar yazılmıştır. Ancak dinler tarihi demek için, 9-10-11.yy civarında, Müslümanlar tarafından yapılan ilk çalışmaları beklemek gerekir. [arapça’da dinler tarihi = tarih-i edyan] Müslüman olmayanları Müslüman yapmak adına, diğer dinleri incelemeye başlamışlardır.

- El milel ven nihal: Antropolojik, gözlem tipi. Diğer dinlerin yaşayışını gözler.
- Reddiye: Diğer dinleri reddederek, kapsamlı tarih çalışması yapar. Bu çalışmalar, apolojik (savunma) amaçlıdır. İslam’da “kelam” tipi çalışmalar buna örnektir.

METOT
[hedefe götüren en kısa yol, eğik de olabilir]

Hakikate yaklaşmak için 3 metot vardır:

- Fenomenolojik: Tanımlayıcı metot da denir. Dinin çok iyi bir dökümünü yapmak, detaylandırmak gerekir. [Yahudilikte hoy = tekke]
]http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=9743662[

- Tarihi: Kronolojik metot, çok temel bir metottur. Hakikate ulaşmanın olmazsa olmazıdır. Determinist mantığı vardır. Tarih bir terapidir, geleceğe yönelik esin verir. [ Neden-niçinle (yani deterministik bakış açısıyla) çok uğraşmak, imanın altını oyar] Mevlana’dan eşek hikayesi anlatıldı (eşek kemiklerinin olduğu toprağın, zamanla türbe olarak inanılmaya başlanması).
[Dinde literal (müteşabih) algılama vardır. Sadece tasavvufta metaforik algılama vardır. Tasavvufta Tanrı’nın niyetini, insanı eğitmek (soyutlayan bir yaklaşımla) olarak algılamaktadırlar.] [Dinin varolabilmesi için, metaforik olmaması gereklidir]
[Peygamberin ölümünden sonra, Emeviler döneminde İslamiyet siyasallaşmıştır]
[Dinlerde şekilsel farklılılıklar olmasına rağmen, insanın ne yaptığından öte, bunu hangi inançla, ne kadar güçlü bir imanla yaptığı önemlidir]
[İbn-i Tufeyl / Hayy Bin Yakzan’da evrim teorisine değinir]
]İbn Tufeyl bu eseriyle felsefe ile dinin veya vahy ile aklın gerçeğe ulaşmada aynı gaye ve uyum içinde olduğunu göstermek istemiştir[

- Mukayeseli: Bir dindeki Tanrı anlayışını bilebilmek için, diğer dinlerdeki tanrı olgusuna bakmak gerekir.

DİNLERİN TASNİFİ

Bu konuda yapılan tasnif öyle ki, hem bilimsel olmalı hem de dinlerin evrimleşme aşamasını da açıklayabilmelidir. Buna göre dinler şu şekilde ayrılır:

- Politeizm: Çok tanrıcı dinler. İnsanlık dinlerinin ilk şeklidir. İnsan, çok tanrıcılıktan evrilip, tektanrıcılığa ulaşmıştır.
- Henoteizm: 3 tanrıcı sistemdir. M.Ö. 3500 yıllarındaki süreçte (Sümer, Mısır, Akad vb. dönemi) dinler henoteistik dinlere adım atarlar. Diğer pek çok tanrı içinde 3 tanesi öne çıkarılmıştır. Tarımın bulunması, yazının keşfi gibi sosyal ve kültürel değişimlerle, dini inançlar da değişmiştir. Bu dönemde kas gücüne ihtiyaç duyulmuş, erkek egemenliğinin artmasıyla, ana tanrıça inancı hafiflemiştir. Yaşam şeklinin düzenlenmesiyle, bir anlamda çoktanrılı inanç da düzenlenmiştir.
- Dualizm: Bilincin evrimleşmesiyle, iki tanrılı düzene de bir evrimleşme olmuştur. Yani iyi tanrı - kötü tanrı ikiliği meydana çıkmıştır. Ör: Zerdüştlük, iyi-kötü tanrı oluşumunun en iyi örneğidir. Bu sistemde, iyi tanrının galip gelmesi için insanların onun peşinden koşması gerekir. Halen var olan dualist bir dine örnek Yezidilik’tir.
- Tektanrıcılık: Yahudilik’in ortaya çıkmasıyla, tek tanrıcılığa geçilmiştir.

DİNLER NASIL ORTAYA ÇIKTI?

1. Metamorfik düşünce: Neolitik çağdan önce var olan, şizofrenik düşünceye, çocuk aklına yakın bir düşünce tarzıdır. Herşeyin birbirine dönüştürülebileceği düşünülür. Gerçek ile gerçek olmayan arasındaki ayrım bilinmez. Herşeyin ortak bir unsura sahip olduğu düşüncesi vardır. [Psikologlar, şizofrenler için “modern hayatın anlamını bilmeyen kahramanlar” derler] O dönemde insan, tabiattan korkmuş ve tanrıya ulaşmak için metamorfik düşünceyi kullanmıştır.

Neolitik insan, metamorfik düşünce yerine kartezyen (Descartes) düşünce tarzına (böl, parçala, hiyerarşi, tasnifleme, kategorizasyon vb.) sahip olsaydı, belki de tanrıya ulaşamayacaktı. Çünkü bilinmeze duyulan korku, Tanrı’ya dönüşebilir.

2. Etyolojik düşünce: Tabiat olaylarının etyolojik yapısını (sebeplerini), eski insanlar bilmezdi. Örneğin deprem, onlar tarafından başka şekillerde açıklanırdı (dünyanın üstünde durduğu boğanın boynuzlarını sallaması). Etyolojik düşüncede neden-sonuç ilişkisi farklı anlaşılır. Örneğin, Pompei yanarken, tanrılara kurban vermekle yangının biteceğine inandıklarından, şehirden kaçmak yerine kurban kesmişler ve yanarak ölmüşlerdir. İşte tabiatın etyolojisini anlamadıkları için, yani hermenotik (yorumlama) kaygısından, insanlar korktu ve dine yöneldiler.

İlk dine animizm denir. Doğal unsurların canlandırılarak tanrılaştırılmasıdır (diğer adı naturizmdir). Tanrıları yaşamın dışına koyup, onlara yaklaşmaya çalışmışlardır.

[İslam’da dinlerin evrimleştiği söylenir. İlk din tektanrılı olmasına rağmen, sonradan insanlar onu politeik hale getirmişlerdir]

Hiç yorum yok: